19 Mayıs 2012 Cumartesi

Aylak Adam - Yusuf Atılgan

Aylak Adam
Yapı Kredi yayınları
"İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim.Olmak istedikleri, olamadıkları "kişi"yi anlatırlar."

Hayatın hızlı trafiğinde çoğumuz istek ve amaçlarımızın peşinde koşturup duruyoruz.Bazen hangi günde olduğumuzu fark edemeyecek kadar kaptırıyoruz kendimizi.Bazılarımız kişisel hırslarından, bazılarımız idealleri için, bazılarımız ise yapmak zorunda olduğu için bu yarışın içinde kendine yer edinmiş.Ama az da olsa bazılarımız var ki tüm bunların dışında sadece yapmak istediği ve yapmaktan keyif aldığı işlerle vaktini geçiriyor.

Aylak Adam'ın kahramanı C.'de bu az sayıdaki insanlardan biri.Babasından kalan miras ile hiç bir işte çalışmasına gerek kalmadan hayatını geçiriyor."Ne işte çalışıyorsun?" sorusuna kendisi "Aylağım ben." diye cevap veriyor.Hemde paralı olanında.Peki elle tutulur hiç bir işle uğraşmadan zaman nasıl geçer? Buna cevaben C. aylaklığın düşünüldüğü gibi kolay olmadığını, zor bir durum olduğunu düşünüyor.Kendince uğraşlar bulmuş ancak bu uğraşların çoğu düşünsel boyutta.Günlük hayatta bir çoğumuzun karşılaştığı ancak hiç dikkat etmediği olaylar C. için düşülmesi hatta peşinden gidilmesi gereken konular.Bazı günler sokak ve cadde isimlerini düşünürken, bazen yola bakan kafede, önünden geçen insanlara kendince bir hayat çiziyor, çizemediklerini de öldürüyor.Başka günlerde de takip ettiği bir kadınla konuşmak için günlerce bir kahvede oturup onu izleyebiliyor.


“Ne yamansınız dökme kalıplarınızla: bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz.”

Yusuf Atılgan
1921-1989
Böyle zaman geçirirken tekdüze bir hayat yaşamaktan da olabildiğince kaçınıyor.Alışkanlıklardan nefret ediyor.Öyle ki bir kaç kez gittiği bir lokantada garsonun C.'ye sormadan bir şeyler getirdiğinde hemen oradan uzaklaşması gibi.Çevresine ve bazı durumlarda kendisine bile muhalif olan C. toplumun normal kabul ettiği kalıplara da karşı bir duruş sergiliyor.Toplumun normal kabul ettiği diğer bireyleri ile çatışmalar yaşaması ve her çatışmada kendini biraz daha bu insanlardan uzaklaşırken bulması da bu sebepten.Zaten C.'nin  bir isme ihtiyacı olmadığı gibi diğer insanlara da ihtiyacı yoktur.


"Bana tek insan yeter.Sevişen iki kişinin kurduğu toplum.Toplumsal yaratıklar olduğumuza göre, insan toplumlarının en iyisi bu daracık, sorunsuz, iki kişilik toplumlar değil mi?"

Yirmi sekiz yaşında tüm amacı kendi iki kişilik toplumunu kuracağı, hayatında tutunabileceği ideal kadını , sevgiyi aramak oluyor.Hikaye boyuncu bir çok kadınla birlikte oluyor ancak hiç biri aradığı kadın değil.Yakın arkadaşları dünyada böyle bir kadının olmayacağını söyleyerek onu vazgeçirmeye çalışsa da o bulacağından emin.


"Sustu.Konuşmak gereksizdi.Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti.Biliyordu; anlamazlardı."


Kitap bittiğinde C. karakterini kafamda tam oturtamadım.Bir şeyler eksik gibiydi.Kusurları olan, bazen kendisiyle çelişen, ne yapacağının kestirilmesi zor bir kahraman..Kitabı etkileyici kılan da biraz da bu derinlik sanırım.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder