8 Temmuz 2012 Pazar

Huzur - Ahmet Hamdi Tanpınar

Huzur
Dergah Yayınları
"Vücutlarımız, birbirimize en kolay verebileceğimiz şeydir; asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. Baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır." 

  Huzur, mükemmeliyeti arayan bir yazarın elinden çıkmış edebi değeri çok yüksek bir başyapıt.Kitaptaki her kelime her cümle Ahmet Hamdi Tanpınar'ın süzgecinden geçerek özenle bir araya getirilmiş.Müthiş bir dil zenginliği var.Bu zenginlik içinde okurları tek zorlayacak Arapça kökenli kelimeler ve bazen paragraf kadar uzun süren tasvirler.Yavaş yavaş ve istekle okunduğunda kitabın ne kadar etkileyici olduğu ortaya çıkıyor.Açıkçası bu kitaptan sonra okuyacağım kitaplar bir süre yavan gelebilir.

"Yaşamak güzeldi... Bu sevimli budalanın kollarında kendisini kaybetmek ve sonra gene orada, onun için kendini bulmak vardı."


Ahmet Hamdi Tanpınar
1901 - 1962
Tanpınar, II. Dünya Savaşının başlamak üzere olduğu yıllarda savaşın toplumda oluşturduğu gergin atmosferde kelimelerle kimi zaman muhteşem bir İstanbul manzarası çizerken kimi zaman musikinin, insan ruhunun en derinlerine temas eden seslerin melodilerini oluşturuyor.Kitabın ana karakterleri Mümtaz ve Nuran aşkının etrafında İstanbul'un tarifi zor güzelliği içinde huzur verici bir yolculuğa çıkıyorsunuz.Kitapta da geçen bildiğim bir çok yerin Cumhuriyet yıllarındaki halini Tanpınar'ın kaleminden okumak ve o havayı solumak bambaşkaydı.

"Yolun büyüğü küçüğü yoktur. bizim yürüyüşümüz ve adımlarımız vardır."

Kitabın içinde en çok geçen ögelerden biri de kuşkusuz müzikti.Yazar karakterlerin iç dünyalarını ve psikolojik çözümlemelerini okuyucuya yansıtırken musikiden fazlasıyla yararlanıyor.Bu kısımlar benim açımdan oldukça zorlayıcıydı çünkü eski musiki hakkında yok denecek kadar bilgim vardı.Her şey yabancı geliyordu.Hatta kitapta bununla ilgili olarak, "Bugün Türkiye'de nesillerin beraberce okuduğu beş kitap bulamayız.Dar muhitlerin dışında, eskilerden zevk alan gittikçe azalıyor.Biz galiba son halkayız.Yarın bir Nedim,bir Nef'i,hatta bize o kadar çekici gelen eski musikî ebediyen yabancı olacağımız şeyler arasına girecek." cümlelerinin geçmesi hislerime bir anlamda tercüman oldu.

"Son ümit, temennilerimizin imkansızlığa akseden çehresidir."


"Birşeyden korkmak, biraz da onun geleceğini beklemektir."


"Madem ki o benim için artık her şeydir, o hâlde bütün kâinatımla ona taşınacağım!..."

Huzur içeriği geniş çok yönlü bir eser.Kitabı sadece aşk romanı ya da sadece İstanbul romanı olarak ele almak haksızlık olur.İçerisinde doğu-batı ikilemi, Türk aydının toplum içerisinde aldığı ya da almak istediği rol,  yeni kurulmuş devletin halk üzerinde oluşturduğu umut ve tedirginlikler, siyaset, müzik, tasavvuf, psikoloji  gibi  bir çok farklı konuya yer veriyor.

Ve son olarak Tanpınar'ın şu öngörüsü şu anda yaşadıklarımızı ne güzel ifade etmiş;

"Birtakım mekteplerimiz var; bir çok şeyler öğretiyoruz.Fakat hep eksik olan bir memur kadrosunu doldurmak için çalışıyoruz.Bu kadro dolduğu gün ne yapacağız? Çocuklarımızı muayyen yaşlara kadar okutmayı âdet edindik.Bu çok güzel bir şey! Fakat günün birinde bu mektepler sadece işsiz adam çıkaracak, bir yığın yarı münevver hayatı kaplayacak...O zaman ne olacak?Kriz..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder